Olmayan Rüzgarda Uçurtmasını kaybeden adam !

siir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
siir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

yoksan sen.

Cumartesi, Nisan 26, 2014 Yazar: ters LALE... Yorum yok

Sen yoksan
herşey ters gider
belki yağmur yağar gibi yapar gene
içimde ki hasret vurur ha vurur
o sızı akışkan hale gelir.
sümbüller ve güller küser bana
solar, türküler acı acı şeyler söylerler.

Sen yoksan
içimdeki sızı
yanar da yanar.

Sen yoksan
bende olamam o gün.
dayanamam ben hasretine
bekleyemem
içimdeki bu ateş
harlanıp da durur.
Daha da bekleyemem

sen yoksan
ben de...

26.04.2014 / denizli

aynanın tek yüzü...

Perşembe, Nisan 24, 2014 Yazar: ters LALE... Yorum yok

Umud dolu yaşamım
teslim oluyor geceye...

geceleri dalgalar kıyıya vururmuşçasına
vuruyor yüreğime.

öyle bi sevda ki bizimkisi
hem en uzak hem en içten
en yakın...

aynalarda tek başımayım
suretin içimde

her bakışta seni görmek istercesine
inatla didik didik arıyorum seni

ayna kırılsa sen çıksan oradan
sonra sonra gitmesen
gitmesek..

bu masum odada
kadınımla kalsam sadece sarılsam
sonrası mı..

senden sonrası yok.


Güneş doğuyor - roc erzeno

Cuma, Ocak 18, 2013 Yazar: ters LALE... , Yorum yok


Gökyüzünün bile ağladığı – qeder be asmên ki berbeno
Mavinin kızıllaştığı – kheweo ke beno sür
Ve hasretin bittiği bir gün düşün – jü ki peyniya hesrete qedina; roca henêne bia ra xo viri
İşte çığlıkları doğanın – qae, waxto ke zar u jibiya yabani
Güneş açtığı vakit – tici ke eşt
Karanlığı yaran ışığı – roştia ke tari qılasena a
Aydınlığı gör – rosnaiye bıvêne
Dersim’de güneş doğuyor – Dêsım de roc erzeno
Sabahın kör karanlığının üstüne – Çhike ra, sıpêdê sodıri sero
Ve analar,bacılar hep birlikte yoldaşlar – ma u way pêro pia ambazê
Kızıl açan güneşin sevinciyle halaydalar – ebe sabiyaena roci, uyo ke sür vecino, govende ancenê

Ferhat Karaağaç -2008-

Taşa hatıra ... karıncanın izinden

Pazar, Kasım 18, 2012 Yazar: ters LALE... Yorum yok

“..derler ki; ağaç, ateşte yandığında, karınca
ağacı bırakmaz, kaçmazmış.
o da ağaçla birlikte yanarmış. Zamanın birinde, derler,
ağaca ikrar vermiş karınca, demiş ki;
‘beni kendinde sakla, ateşinde sakla, külünde..’ derler..”

mehmet çetin / taşa hatıra

Gam Kenarı ...

Çarşamba, Kasım 14, 2012 Yazar: ters LALE... Yorum yok
Acının dağlandığı anlar vardır…
Aramaya gerek yok, o gelir bulur…
Beraber gidilen bir lokantanın kapanması bile üzüntüdür…
Veyahut lokantanın yerine dükkânı çiçekçinin tutması…
Gözyaşından çorba olmaz ama…
Dilin, damağın yanar tuzdan…
Soğutamazsın…
Zamansız, kırmızı bir toka çıkar nereye saklanmışsa…
Saçı toplasın diyedir küçük canavarın dişleri…
Ve fakat dağıtıp ısırır, acıyan ne varsa…
Yaşananları…
Yaşanmak için sıraya girmiş ihtimalleri…
Yapılmayanları…
Sadece erkek olduğum için koridor tarafına oturmak durumunda kaldığım, yani gam kenarının yine bana düştüğü, bir otobüs yolculuğumuz olmadı hiç uzaklara…
Sen benim omzumda uyuya kalmadın hareket halindeyken…
Biz durduk…
Durdurduk…
Gidebilirdik oysa…
Kimseden gizlenmemiş, sadece bizi gizleyen bir tatile belki…
Bir akraba düğününde dans etmedik meraklı akbaba bakışları altında mesela…
Çok severdim yatakta kahvaltıyı ama, buna uygun bir tepsimiz bile olmadı…
Alabilirdik… Biraz daha bekleseydik…
Zamanın dövdüğü bir hüzün ustasıyım ben…
Kelimelerim tuğla tuğla...
Her satırbaşında turuncu intihar hissi...
Aklım, dilim, cümlelerim hep geçmişte…
Geçmiş geçmiş de…
Ben geçemiyorum ki…
Bazen duruyorum yürüdüğümüz bir yerde…
Ayaklarımız diyorum, bir ara aynı anda buradaydı…
Beraber bastık bu toprağa…
Sahi var mıdır o günden bugüne kalan bir toprak zerreciği?
Tuhaf tutsaklığımın, her şeyden sen çıkarışımın şahidi kalmış mıdır etrafta?
Bu bardaktan su içmişti…
Bu sandalyede oturmuştu…
Bu bankanın önünde buluşmuştuk ilk kez…
Hiç gözümün önünden gitmiyor, çimlerin üstüne denk gelmiş tavla maçımız…
Elimizde soğumuş kahveler, tadı bizden önce kaçmış kekimiz…
Ve ikimiz de aynı anda mars olduk kıra kıra birbirimizi…
Bir Allah'ın pulu durduramadı bizi...
***