Hergün nereden geçiyor , ne yiyor, kiminle konuşuyor, acaba ne düşünüyor diye aslında hayat denen dünyadan seni araklıyorum. Seni arıyorum bu kalabalıklar içinde yaptığın şeyleri yapıp bir nebze kendimi mutlu etme çabası içine de girdim. Biliyorum belki geçmeyecek , hep bu ağrılar kalacak içimde ama bunları kaldırmanın bu denli zor olabileceğini anlayamıyorm. Garabetli bir ruh hali sarmış beni. Ne zaman ne diyeceğimi bile bilemediğim.
Aslında herşeyim sana hasret sanki. Herkes , herşey biliyor. Seni ne denli özlediğimi, üzerine kadar çok titrediğimi seni mutlu etmek için yapmaya uğraştıklarımı. Hepsi bazen bir yanılsama oluyor sanki.Sanki gidip de geçmişi getirebilirim diye düşünüyorum bazen. Sonra kendi kendime ne gerek var ki ? Geçmişe diye söyleniyorum. Geçmişe ne hacet geleceği yaratmak varken . Gelecekte daha fazla mutlu olmak varken. Eskisi gibi olmaz diyorsun. Bunu neye güvenerek söylüyorsun ki ? Hayat eskiden yaptığımız hataları yapmamamız için bir şans değil midir ? Eskisinden daha güzel olamaz mıyız geçmişten çıkardığımız derslerle ? Ama yok neymiş olamaz mış . Olur la olur. Bal gibi olur , yeter ki sen mutlu olmak için kendini odakla yeterki sen sen iste. İsteyince herşey belki olur ha denememiz gerekmiyor mu . Çok sorular soruyorum kendime. Geceler boyu, vampir gibi yaşamaya başladım . Bir tabutum eksik içine girip karanlıkları görebildiğim.
Ve sevdiğim herşey iyiden iyiye dayanılmak bir hal aldı . Ben beni ya yok edeceğim ya var olacağız. Şartlandırıyormuşum gibi geldi değil mi sana da . Yok öle bişey ben görmedim. Sadece çok özledim ..
Sunay Abi'nin dediği gibi
Çay bardağında
Bırakılan dudak payı
Kadar bile
Uzak kalamam
Gözlerine
Yakın olsun isterim
Ellerime ellerin
Yanında beton binaya
Yaslanması gibi
Köhne bir evin
Seni bir çivi
Gibi çaktım
Çünkü beynime
Ve toplayıp
Bütün kerpetenleri
Attım denize
Ben sana uzak kalamam gülüm. Balığı sudan ne kadar uzak tutabilirsin ki...
0 yorum var:
Yorum Gönder
Yazıya yorumunu yap ;