Bir insan ya gitmek ister ya da kalmak...
Gidenler üzüntüyü çarşaf yapıp üzerine yatar ve o çarşafın üzerinde bin bir zevk içinde hayatla sevişir...
Kalanlarsa vasat hayatlarını, bir ürünün taban ve tavan fiyatlarına benzeyen taban ve tavan duygular içinde yaşayarak yerleşik düzenin sokak lambaları haline gelir...
Hakan Günday - Zargana
Not : bu bir saçmalama yazısıdır. Ciddiye almayın.
Açıklaması olmayan ayrılıkların başlangıçları vardı zamanımın kollarımda. Sanki hep yaşamam gereken bir kadermişçesine. Sanki her güzel günden sonra birer kötü gün geçirmek zorundayız. Yada her güzel günün bir sonu var bunu farkeder olmuşum.. Hayatta mutlu eden herşeyin geçici olduğu herşeyin bir çıkar çubuguna asılı kaldığını hala anlamamakta ısrar eder vaziyetteyim. Bu hale nasıl geldim nasıl başardım açıkcası onu da bilmiyorumç Herşey geçer derken aslında herşeyi her sabah üzerinden onlarca kez geçip unutamamak neden ki?
Onun hakkında pek yanıldığım konular yok sanırım. Malesef birçok şeyi önceden kestirebiliyordum . İyi birşey mi bilemeden. Birgün uyarmıştım onu alttaki cümlelerle ..
Bir küçük anektot var
başa dönüyorum. bırak artık detaylara takılmayı. büyük bir resim var karşında, bir senfoni teganni ediyor yanı başında, sense hala resmin asıldığı duvardaki çiviye, orkestra şefinin bagetinin eğriliğine ve daha bir sürü ayrıntıya takılıp kalıyorsun. takılı kaldıkça da ne resmin zevkine varıyorsun, ne de senfoninin.
Sonra o takılma sürekli devam ediyor ve o ayrıntıda kayboluyor farkında değil.
Bazen göklerede cıkardı beni dünyanın en dibine de batırdı. Batırdığında çıkamadım ama gökten düşmeyi becerebildim. Kıçımız çok havalarda gezemiyoruz malum... Giderken bile kendini Deniz'le kıyasladı bazı sözlerle.. Deniz neymiş be :) dedim. Herkes hala ondan bahsediyor sevgilim dediğim kadın bile.. Ondan bile korkar olmuş oda..
Evet ben kıyaslamıyorum. Denizin yeri ayrı bende Özgenin artık başka bir yerlerde. Kocaman yürekte bir damla kaldı içimde. Verdiklerim kaldı belki orada birşeyler alamadım sanki almaya çalıştıkca bocaladım yalnışlar bir yerlere bir yerlere tosladı..
Hayata yenik düşerim diye düşünürken yaşamda , ayakta çığlıklarım kaybolurken ona rast gelmiştim halbuki. Ne hikmetse herşeyin içine sıca sıca bu durumlara da geldik. Değer verdiğin zaman değerli olduğumu öğrendiğim zamanlar bunlar. Ne verirsen ondan bir eksiğini alırsın dediğim.
Çok dağınık yazıyorum söyleyecek çok şeyim olduğu zaman hepsini birden sallayıp duvarı yıkmak istiyorum ama işte duvarın bir bütün olarak gidenlerle yıkalacağını anlamak istememem de nesi bilmem..
İtiraf edeyim kriterleri vardı bana aptalca geliyordu hala da geliyor. Aptalca önyargılar, aptalca eşleştirmeler. Bunları yıkarım diye düşünmüştüm. Ama insanlar kendi içlerinde bile öyle duvarlar örüyorlardki onları aşmak mümkün olmuyor.. Kriterleriniz batsın! Batar mı ki ? Battı bile..
Şunu biliyorum ki hayatta ki yeni umutlarım yeni hayallerimi yıktı. Çok önemli miydim onun için. Şimdi bakıyorum da değilmişim. Önemli mi artık benim için de değil.. Gökyüzüne bakınca onunda ona artık gülmeyeceğini biliyorum ..
Kendimi tuvalet kağıdı gibi ilk kez hissediyorum. Kullan at pratik basit :) Normal kağıt edasına bile geçtiğimi düşünmedim hiç. Herkes hep kendi tarafından bakıp empatiden vazgeçmişti bizde. Empati derken ben empati yapmam banane demeler de bundan mış sanırım..
Ne diyom la ben gene :)
Can sıkıntısı 123 :)
Bir ara hızlı gittiğimizi ima eder olmuş ona kısa bir hikayeden örnek vermiştim !
Olaylar şöyle gelişir: bizim kızılderililer at üstünde yolculuk etmektedirler. (işte bu at üstündeki yolculuk onların da türk olduğu kanısına vardırmıştır zaman içersinde kişileri... lütfen konuyu dağıtmayalım.) günlerden bir gün bu yolculukların birinde bir tane de soluk benizli bunlara eşlik etmektedir. giderler giderler, dere tepe düz giderler, saatlerce giderler... sonra dinlenmeye karar verirler, dinlenirler birkaç saat içersinde ancak bizimkiler bir türlü yolculuğa devam etmezler, işte soluk benizli o zaman dile gelir ve sorar: “ nedir beklediğimiz?” diye. şef dağ dumanın isi o zaman der ki: “çok hızlı gittik, bedenlerimiz burada ancak ruhlarımız gerilerde bir yerlerde kaldı, onları bekliyoruz.” .
Şimdi ne bedenim ne ruhum burada ben çok hızlı gittim. Beraberken bile beni hızlıca yollamıştın halbuki. Bugünleri göre göre geldim buraya eşeklik bende :D . Dur demedim. Sınır çizmedim herşeye he dediğim için. Ve hayatında bir yer dahi edinemediğimi bile bile birşeyler etme çabası hem sürdü.. Neden mi Nedeni için tabiat örneğini verebilirim..
Tabiatım kursun yazıısnı suraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Şimdi bir sigara bir çay bir gökyüzü ha arada leblebi ve kitap.. İnsanlardan uzak yaşam en güzeli..
Kendinize iyi bakın.. Ve kendinizi herkesten daha fazla sevin..,,
CUT!
0 yorum var:
Yorum Gönder
Yazıya yorumunu yap ;