Hayat bize mutlu olma şansı vermedi. Çok uğraştık belki günlerce aylarca senelerce ömrümü bile adadım sırf düzelsin diye bunlar. ama ne yapalım olmuyor bazen . herşey o kadar garip ve ters gidiyor ki düşünecek ne kafa kalıyor ne de hangi problemi nasıl çözebileeğimiz konusu . Bunlara hakim bile olabilmiş değilim. Sorunun kaynağını bile bulamadım. uzaklık sorun bizim için kabul ediyorum bu kadar yıl bunu düzeltemdim ama bunun benim sorununm olduğunu düşünmüyorum bunu beraberce seninle bizi* Ya da benim umutlarım senin umutlam atlatabileceğimizi bile düşünüyorum. Umut ettim hep herşeyi düzeltebileceğime ama ne kadar umut değil mi yada benim umutlarım senin umutlarının yanında belki boy bile ölçüşemez değil mi? Saçmalıyorum artık farkındayım. Son çırpınışlarım belki am agene aynıyım içimde ne varsa ne oluyorsa herşeyi hep sen ilk ve en saf haliyle biliyosun.
Ne yapacağımız konusundada elimden bişiler gelmiyor artık. Herşey bir umudun arkasına sığınmış bizler ise küçülmüşüz. Gitmek bazen kalmaktan daha kolay gibi gorunur ama gitmek . Herşeyin üstünden bir tren misali gelip ezip geçerek gitmek hiç kolay değildir. o ezikliği ömür boyunca yaşamak . Her nefeste her bakışta onu görmek nedir bilir misin ? Bilmiyorum bende artık neler doğru neler yalnış neyi nasıl yapacağım çocuk muyum belki bazen salak mıyım artık ona olan kanaat bayağı gelişti bende . Hatayı ben yaptım . senin gibi güzel temiz kocaman yüreği olan bir kıza kedi cigeri gibi yürek bıraktım ... belki geç oldu gitmek seni o kocaman yureğinle kocaman arkadaşlarınla gene o kalabalığa bırakmak . benimle yalnızlaştın hayatta hep. kısıtlamadım seni ben. ama sıktım . sebepsiz ağlattım bazen yalnız bırakmak zorunda kaldım .. Acı çektim acı çektik. Dinleyemedim seni sen hep sustun bende bir cevap aradım kendi içimde . ben yaptım bunları nasıl mı yaptım bilmem bi saç telim düşşse bile bişiler oluyor ama nasıl yapabileceğim düzeltebileceğim konusunda ise hiçbişi yok.
Bu abimiz adından da anlaşılacağı üzere Nobel barış ödüllerinin babasıdır. 1 ekim 1833'de madenci bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmiştir. babasının mesleği dolayısıyla patlayıcılara özel bir ilgi duymuştur. zaten bu ilgi de sonunda ona büyük bir ün bırakmıştır.
1866'da ilk defa dinamit dediğimiz patlayıcıyı icat etmiş ve avrupa'da büyük sükse yapmıştır.Stocholm'de küçük bir laboratuvar kurmuş ve çalışmalarına burada devam etmiştir. Hatta bu çalışmaları sırasında kız kardeşi emil'i de patlatıp öldürmüştür ki bu pek bilinmez. Neticede dumansız barutu da bulup alemlerin kralı olmuştur. Lakin kaldı ki sen o kadar kimyasal ile oyna, onu buna kat, ordan burdan alengirli maddeler bul, reaksiyon falan filan derken San Remo'da 1896'da beyin kanamasından gitmiş.