Olmayan Rüzgarda Uçurtmasını kaybeden adam !

Staj ile Gelen Araştırma ; Necip Fazıl Ve Dersim...


Bu Yaşananlar Bucak Hikmet Tolunay Myo   Personel İşleri odasında Geçmiştir. İnkar Etme hakkı vardır .  Halil İbrahim Demir , ve İki Demli Çay şahidimdir :)
Staj yapmadan dgs ile kıytırık Paü kazandıktan sonra okuluma mezuniyet kağıdımı almaya gittiğimde binbir sorunla staj dosyamı netten indirip iki üç değişiklik ile danışman arama telaşıyla bir şekilde onaylatmam gerekiyordu. ya kayıt olamayacak yada boşuna kazanmış olacaktım. neyse ki bir kaç prosedür nasihat filan en son danışman Halil İbrahim Demir'in yanında buldum kendimi. Önce bana bakıp onaylamayacak gibi yaptı tırsmadım değil , aslında korkulacak adam da değildir ama herkes korkar.

Staj defterinde Denizli yazısını görünce ilk baktı lan sen Tuncelili değil misin diye başladı mırıldanmaya. yok orada yaşıyorum şimdlik ama Dersimliyim deyince de anlat bakalım Dersim ile ilgili ne biliyorsun çok okudun mu bu konuda dedi. Sizin bir tez ile ilgili okuduğunuz dan daha çok kitap okudum dedim. Başladım anlatmaya , pülümür çayının kan akmasından , hozatta kadın ve cocukları kurşuna dizmeleri , insanları mağarada zehirlemelerinden bahsettim. Kafasını kaldırdı staj dosyama bakmadan birer birer sayfaları değiştirdi.

dönüşü olmayan

Salı, Kasım 13, 2012 Yazar: ters LALE... , Yorum yok

herşey çok çabuk akıyor bu akıntıya atmalı kendini.
 boylu boyunca uzanmalı 
sonunda çığlıklar atmalı 
dünyaya .. 
DURRRRR Diye  
Dur ...

gitmek gibi birşeydir hayat...

Pazartesi, Kasım 12, 2012 Yazar: ters LALE... , Yorum yok

Hayat bize mutlu olma şansı vermedi. Çok uğraştık belki günlerce aylarca senelerce ömrümü bile adadım sırf düzelsin diye bunlar. ama ne yapalım olmuyor bazen . herşey o kadar garip ve ters gidiyor ki düşünecek ne kafa kalıyor ne de hangi problemi nasıl çözebileeğimiz konusu . Bunlara hakim bile olabilmiş değilim. Sorunun kaynağını bile bulamadım. uzaklık sorun bizim için kabul ediyorum bu kadar yıl bunu düzeltemdim ama bunun benim sorununm olduğunu düşünmüyorum bunu beraberce seninle bizi*  Ya da benim umutlarım senin umutlam atlatabileceğimizi bile düşünüyorum. Umut ettim hep herşeyi düzeltebileceğime ama ne kadar umut değil mi yada benim umutlarım senin umutlarının yanında belki boy bile ölçüşemez değil mi? Saçmalıyorum artık farkındayım.  Son çırpınışlarım belki am agene aynıyım içimde ne varsa ne oluyorsa herşeyi hep sen ilk ve en saf haliyle biliyosun.

 Ne yapacağımız konusundada elimden bişiler gelmiyor artık. Herşey bir umudun arkasına sığınmış bizler ise küçülmüşüz. Gitmek bazen kalmaktan daha kolay gibi gorunur ama gitmek . Herşeyin üstünden bir tren misali gelip ezip geçerek gitmek hiç kolay değildir. o ezikliği ömür boyunca yaşamak . Her nefeste her bakışta onu görmek nedir bilir misin ? Bilmiyorum bende artık neler doğru neler yalnış neyi nasıl yapacağım çocuk muyum belki bazen salak mıyım artık ona olan kanaat bayağı gelişti bende . Hatayı ben yaptım . senin gibi güzel temiz kocaman yüreği olan bir kıza kedi cigeri gibi yürek bıraktım ... belki geç oldu gitmek seni o kocaman yureğinle kocaman arkadaşlarınla gene o kalabalığa bırakmak . benimle yalnızlaştın hayatta hep. kısıtlamadım seni ben. ama sıktım . sebepsiz ağlattım bazen yalnız bırakmak zorunda kaldım .. Acı çektim acı çektik. Dinleyemedim seni sen hep sustun bende bir cevap aradım kendi içimde . ben yaptım bunları nasıl mı yaptım bilmem bi saç telim düşşse bile bişiler oluyor ama nasıl yapabileceğim düzeltebileceğim konusunda ise hiçbişi yok.

öncesi...

Cuma, Kasım 09, 2012 Yazar: ters LALE... Yorum yok
‎.....ondan sonra
sonra mı ..
karanlık dünyaya hoşgeldin tabelasını astılar
önce önümüze
ardı sıra ışıklar kesildi

herkes karardı
maskeler düştü
göremedim
karanlıktı.
yaşadım gene ardı sıra...

külden umut...

Cuma, Kasım 09, 2012 Yazar: ters LALE... Yorum yok


kalanlar birikti
birik
ti ..

büyüdü bir dağ kadar
everest'i bile küçümseyecek kadar büyüdü ..

Sonra bir yanardağ misali...
eridi gitti...

Munzur'un götürdüğü
Dersim'in son mirası gibi ...


Geriye donan külleri kaldı yarınlara.
Umutsuzluk
umuda yelken açtı ..

tamamlanamayan bir evrim döngüsünde ...

efkarla , sadakatle
yalansız, dolansız ..

Oyunsuz , senaryosuz ...

bugünden ,
üç gün öncesini bekledi hep ...


Umutsuzluk umud olmuştu ...

BomeMA

Alfred Bernhard Nobel'in Gerçek Yüzü ...

Pazartesi, Kasım 05, 2012 Yazar: ters LALE... , , , , Yorum yok
Malum İnsan Alfred NOBEL ...
Bu abimiz adından da anlaşılacağı üzere Nobel barış ödüllerinin babasıdır. 1 ekim 1833'de madenci bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmiştir. babasının mesleği dolayısıyla patlayıcılara özel bir ilgi duymuştur. zaten bu ilgi de sonunda ona büyük bir ün bırakmıştır.

     1866'da ilk defa dinamit dediğimiz patlayıcıyı icat etmiş ve avrupa'da büyük sükse yapmıştır.Stocholm'de küçük bir laboratuvar kurmuş ve çalışmalarına burada devam etmiştir. Hatta bu çalışmaları sırasında kız kardeşi emil'i de patlatıp öldürmüştür ki bu pek bilinmez. Neticede dumansız barutu da bulup alemlerin kralı olmuştur. Lakin kaldı ki sen o kadar kimyasal ile oyna, onu buna kat, ordan burdan alengirli maddeler bul, reaksiyon falan filan derken  San Remo'da 1896'da beyin kanamasından gitmiş.