Olmayan Rüzgarda Uçurtmasını kaybeden adam !

yanılsamalar !

Çarşamba, Kasım 28, 2012 Yazar: ters LALE... Yorum yok

Bu ülkede ne çok yalan üretiyoruz. Tüketilemeyen.

Yok neymiş olm herşey insanın elindeymiş yok efenim herkes hakketiğini yaşarmış , özgürlük ve mutluluk varmış ..

Yok Ya .. Herşey bir Yanılsama .

Politik Davranış Nedir ?

Cuma, Kasım 23, 2012 Yazar: ters LALE... , Yorum yok
Siyaset bilimine, 19. ve 20. yüzyılın ilk yarısında, siyasal sistemi çevreleyen kurallar ve bu kurallar çerçevesinde faaliyet gösteren kurumlara ağırlık veren kurumsal yaklaşım egemendi ve kurumsal yapıya anlam kazandıran bireysel ve toplu insan davranışı gözardı ediliyordu.

1949 yılında, bir grup bilim adamı Chicago Üniversitesi'nde, "davranış bilimleri" deyimini ortaya attı ve sosyal bilimlerde yeni bir yaklaşım biçimi geliştirdi.

Davranışsal yaklaşım adı verilen bu yeni anlayışın siyaset bilimine uygulanmasından başlıca şunlar amaçlandı:

1-Siyaset bilimini mümkün olduğu kadar siyasal oluşumları tahmin etme ve açıklama yeteneğine kavuşturmak, bunun için de, biyolojideki hücre gibi somut olarak tesbit edilebilecek ve geniş karşılaştırmalara imkan verecek birimler üzerinde çalışılması.

2-Çalışma konularını belirlerken, özellikle, görgül verilerin toplanabileceği ve çözümleneceği teorik önermelerin tercih edilerek, alan araştırmalarına ağırlık verilmesi.

3-Araştırmayı kolaylaştıracak, matematik, istatistik, bilgisayar gibi tekniklerin kullanılması.

Doğum Günü mü dediniz ?

Salı, Kasım 20, 2012 Yazar: ters LALE... Yorum yok

bu doğum günü kendim için en kötü ve acı gündür, zira hiç de güzel şeyler getirmemiştir şimdiye kadar. hiç olmasaymış da gelmeseymişim derim...kutlamak pek mantıklı gelmez. Bilmem kutlanınca belki mutlu oluyor kalabalık yalnızlıklar.  Hani her ne kadar bir tüketim  amacı ile yapılıyor olsa da insanlar bununla mutlu olabiliyorlar . Mutlu oluyorlarsa kutlanmalı tüketim müketim bahane .. Mutluluk dünyada ki en güzel şey ... Ama doğum günü olmadan da hatırlanmalı insanlar , hatırlatmaya gerekler kalmamalı .
Şans Ya dersimin kasvetli bir ayında doğmuşum ama sevdiklerim için düşünüce, onların var olduğunu bana yeniden hatırlatıp gülümsememi sağlar.

Bu arada güzel insan Hakan Harita yaşlanıyor ha :) iyiki doğmuş

Taşa hatıra ... karıncanın izinden

Pazar, Kasım 18, 2012 Yazar: ters LALE... Yorum yok

“..derler ki; ağaç, ateşte yandığında, karınca
ağacı bırakmaz, kaçmazmış.
o da ağaçla birlikte yanarmış. Zamanın birinde, derler,
ağaca ikrar vermiş karınca, demiş ki;
‘beni kendinde sakla, ateşinde sakla, külünde..’ derler..”

mehmet çetin / taşa hatıra

Gam Kenarı ...

Çarşamba, Kasım 14, 2012 Yazar: ters LALE... Yorum yok
Acının dağlandığı anlar vardır…
Aramaya gerek yok, o gelir bulur…
Beraber gidilen bir lokantanın kapanması bile üzüntüdür…
Veyahut lokantanın yerine dükkânı çiçekçinin tutması…
Gözyaşından çorba olmaz ama…
Dilin, damağın yanar tuzdan…
Soğutamazsın…
Zamansız, kırmızı bir toka çıkar nereye saklanmışsa…
Saçı toplasın diyedir küçük canavarın dişleri…
Ve fakat dağıtıp ısırır, acıyan ne varsa…
Yaşananları…
Yaşanmak için sıraya girmiş ihtimalleri…
Yapılmayanları…
Sadece erkek olduğum için koridor tarafına oturmak durumunda kaldığım, yani gam kenarının yine bana düştüğü, bir otobüs yolculuğumuz olmadı hiç uzaklara…
Sen benim omzumda uyuya kalmadın hareket halindeyken…
Biz durduk…
Durdurduk…
Gidebilirdik oysa…
Kimseden gizlenmemiş, sadece bizi gizleyen bir tatile belki…
Bir akraba düğününde dans etmedik meraklı akbaba bakışları altında mesela…
Çok severdim yatakta kahvaltıyı ama, buna uygun bir tepsimiz bile olmadı…
Alabilirdik… Biraz daha bekleseydik…
Zamanın dövdüğü bir hüzün ustasıyım ben…
Kelimelerim tuğla tuğla...
Her satırbaşında turuncu intihar hissi...
Aklım, dilim, cümlelerim hep geçmişte…
Geçmiş geçmiş de…
Ben geçemiyorum ki…
Bazen duruyorum yürüdüğümüz bir yerde…
Ayaklarımız diyorum, bir ara aynı anda buradaydı…
Beraber bastık bu toprağa…
Sahi var mıdır o günden bugüne kalan bir toprak zerreciği?
Tuhaf tutsaklığımın, her şeyden sen çıkarışımın şahidi kalmış mıdır etrafta?
Bu bardaktan su içmişti…
Bu sandalyede oturmuştu…
Bu bankanın önünde buluşmuştuk ilk kez…
Hiç gözümün önünden gitmiyor, çimlerin üstüne denk gelmiş tavla maçımız…
Elimizde soğumuş kahveler, tadı bizden önce kaçmış kekimiz…
Ve ikimiz de aynı anda mars olduk kıra kıra birbirimizi…
Bir Allah'ın pulu durduramadı bizi...
***

İnsanlık , Hitler ve Eğitim ..

Salı, Kasım 13, 2012 Yazar: ters LALE... , , Yorum yok

Almanya’da bir lise müdürü, her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlerine şu mektubu gönderirmiş.

“Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim. Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü. İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve
üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar.

Staj ile Gelen Araştırma ; Necip Fazıl Ve Dersim...


Bu Yaşananlar Bucak Hikmet Tolunay Myo   Personel İşleri odasında Geçmiştir. İnkar Etme hakkı vardır .  Halil İbrahim Demir , ve İki Demli Çay şahidimdir :)
Staj yapmadan dgs ile kıytırık Paü kazandıktan sonra okuluma mezuniyet kağıdımı almaya gittiğimde binbir sorunla staj dosyamı netten indirip iki üç değişiklik ile danışman arama telaşıyla bir şekilde onaylatmam gerekiyordu. ya kayıt olamayacak yada boşuna kazanmış olacaktım. neyse ki bir kaç prosedür nasihat filan en son danışman Halil İbrahim Demir'in yanında buldum kendimi. Önce bana bakıp onaylamayacak gibi yaptı tırsmadım değil , aslında korkulacak adam da değildir ama herkes korkar.

Staj defterinde Denizli yazısını görünce ilk baktı lan sen Tuncelili değil misin diye başladı mırıldanmaya. yok orada yaşıyorum şimdlik ama Dersimliyim deyince de anlat bakalım Dersim ile ilgili ne biliyorsun çok okudun mu bu konuda dedi. Sizin bir tez ile ilgili okuduğunuz dan daha çok kitap okudum dedim. Başladım anlatmaya , pülümür çayının kan akmasından , hozatta kadın ve cocukları kurşuna dizmeleri , insanları mağarada zehirlemelerinden bahsettim. Kafasını kaldırdı staj dosyama bakmadan birer birer sayfaları değiştirdi.

dönüşü olmayan

Salı, Kasım 13, 2012 Yazar: ters LALE... , Yorum yok

herşey çok çabuk akıyor bu akıntıya atmalı kendini.
 boylu boyunca uzanmalı 
sonunda çığlıklar atmalı 
dünyaya .. 
DURRRRR Diye  
Dur ...

gitmek gibi birşeydir hayat...

Pazartesi, Kasım 12, 2012 Yazar: ters LALE... , Yorum yok

Hayat bize mutlu olma şansı vermedi. Çok uğraştık belki günlerce aylarca senelerce ömrümü bile adadım sırf düzelsin diye bunlar. ama ne yapalım olmuyor bazen . herşey o kadar garip ve ters gidiyor ki düşünecek ne kafa kalıyor ne de hangi problemi nasıl çözebileeğimiz konusu . Bunlara hakim bile olabilmiş değilim. Sorunun kaynağını bile bulamadım. uzaklık sorun bizim için kabul ediyorum bu kadar yıl bunu düzeltemdim ama bunun benim sorununm olduğunu düşünmüyorum bunu beraberce seninle bizi*  Ya da benim umutlarım senin umutlam atlatabileceğimizi bile düşünüyorum. Umut ettim hep herşeyi düzeltebileceğime ama ne kadar umut değil mi yada benim umutlarım senin umutlarının yanında belki boy bile ölçüşemez değil mi? Saçmalıyorum artık farkındayım.  Son çırpınışlarım belki am agene aynıyım içimde ne varsa ne oluyorsa herşeyi hep sen ilk ve en saf haliyle biliyosun.

 Ne yapacağımız konusundada elimden bişiler gelmiyor artık. Herşey bir umudun arkasına sığınmış bizler ise küçülmüşüz. Gitmek bazen kalmaktan daha kolay gibi gorunur ama gitmek . Herşeyin üstünden bir tren misali gelip ezip geçerek gitmek hiç kolay değildir. o ezikliği ömür boyunca yaşamak . Her nefeste her bakışta onu görmek nedir bilir misin ? Bilmiyorum bende artık neler doğru neler yalnış neyi nasıl yapacağım çocuk muyum belki bazen salak mıyım artık ona olan kanaat bayağı gelişti bende . Hatayı ben yaptım . senin gibi güzel temiz kocaman yüreği olan bir kıza kedi cigeri gibi yürek bıraktım ... belki geç oldu gitmek seni o kocaman yureğinle kocaman arkadaşlarınla gene o kalabalığa bırakmak . benimle yalnızlaştın hayatta hep. kısıtlamadım seni ben. ama sıktım . sebepsiz ağlattım bazen yalnız bırakmak zorunda kaldım .. Acı çektim acı çektik. Dinleyemedim seni sen hep sustun bende bir cevap aradım kendi içimde . ben yaptım bunları nasıl mı yaptım bilmem bi saç telim düşşse bile bişiler oluyor ama nasıl yapabileceğim düzeltebileceğim konusunda ise hiçbişi yok.

öncesi...

Cuma, Kasım 09, 2012 Yazar: ters LALE... Yorum yok
‎.....ondan sonra
sonra mı ..
karanlık dünyaya hoşgeldin tabelasını astılar
önce önümüze
ardı sıra ışıklar kesildi

herkes karardı
maskeler düştü
göremedim
karanlıktı.
yaşadım gene ardı sıra...

külden umut...

Cuma, Kasım 09, 2012 Yazar: ters LALE... Yorum yok


kalanlar birikti
birik
ti ..

büyüdü bir dağ kadar
everest'i bile küçümseyecek kadar büyüdü ..

Sonra bir yanardağ misali...
eridi gitti...

Munzur'un götürdüğü
Dersim'in son mirası gibi ...


Geriye donan külleri kaldı yarınlara.
Umutsuzluk
umuda yelken açtı ..

tamamlanamayan bir evrim döngüsünde ...

efkarla , sadakatle
yalansız, dolansız ..

Oyunsuz , senaryosuz ...

bugünden ,
üç gün öncesini bekledi hep ...


Umutsuzluk umud olmuştu ...

BomeMA

Alfred Bernhard Nobel'in Gerçek Yüzü ...

Pazartesi, Kasım 05, 2012 Yazar: ters LALE... , , , , Yorum yok
Malum İnsan Alfred NOBEL ...
Bu abimiz adından da anlaşılacağı üzere Nobel barış ödüllerinin babasıdır. 1 ekim 1833'de madenci bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmiştir. babasının mesleği dolayısıyla patlayıcılara özel bir ilgi duymuştur. zaten bu ilgi de sonunda ona büyük bir ün bırakmıştır.

     1866'da ilk defa dinamit dediğimiz patlayıcıyı icat etmiş ve avrupa'da büyük sükse yapmıştır.Stocholm'de küçük bir laboratuvar kurmuş ve çalışmalarına burada devam etmiştir. Hatta bu çalışmaları sırasında kız kardeşi emil'i de patlatıp öldürmüştür ki bu pek bilinmez. Neticede dumansız barutu da bulup alemlerin kralı olmuştur. Lakin kaldı ki sen o kadar kimyasal ile oyna, onu buna kat, ordan burdan alengirli maddeler bul, reaksiyon falan filan derken  San Remo'da 1896'da beyin kanamasından gitmiş.

Ne Dersin ?

Cumartesi, Kasım 03, 2012 Yazar: ters LALE... , Yorum yok

çelişkiler
kaygılar,
telaşlar ...
herşey iç içe ..
ben benden ötede .
benden ayrı . 
ben bana yabancı .
sen sana yabancı ..
iki
yabancı.
tanışalım mı ?