Olmayan Rüzgarda Uçurtmasını kaybeden adam !

Zazaki İsim Tavsiyeleri - Namey Zazaki ...



Çocuğuna isim arayan arkadaşlar için özetle zazaca isim tavsiyeleri kız erkek. Çoğunlukla Uni-sex diye tabir ettiğimiz isimleri burada bulmanız mümkün. Neden çocuğunuza kendi kültürünüzden bir isim vermeyelim ?

Caner Canerik abimizin. İki arkadaşın kız çocuğu için Kırmanciki ( Zazaki ) özgün isim aranıyor... Özgün kız ismi önerisi olan arkadaşların bu yazının altına yazmaları acilen rica olunur :) yazısıyla beraber gelen yorumlarda önerilen zazaca isim önerileri. Toplayalım dedik herkes yararlansın dedik :)

yanılsamalar !

Çarşamba, Kasım 28, 2012 Yazar: ters LALE... Yorum yok

Bu ülkede ne çok yalan üretiyoruz. Tüketilemeyen.

Yok neymiş olm herşey insanın elindeymiş yok efenim herkes hakketiğini yaşarmış , özgürlük ve mutluluk varmış ..

Yok Ya .. Herşey bir Yanılsama .

Politik Davranış Nedir ?

Cuma, Kasım 23, 2012 Yazar: ters LALE... , Yorum yok
Siyaset bilimine, 19. ve 20. yüzyılın ilk yarısında, siyasal sistemi çevreleyen kurallar ve bu kurallar çerçevesinde faaliyet gösteren kurumlara ağırlık veren kurumsal yaklaşım egemendi ve kurumsal yapıya anlam kazandıran bireysel ve toplu insan davranışı gözardı ediliyordu.

1949 yılında, bir grup bilim adamı Chicago Üniversitesi'nde, "davranış bilimleri" deyimini ortaya attı ve sosyal bilimlerde yeni bir yaklaşım biçimi geliştirdi.

Davranışsal yaklaşım adı verilen bu yeni anlayışın siyaset bilimine uygulanmasından başlıca şunlar amaçlandı:

1-Siyaset bilimini mümkün olduğu kadar siyasal oluşumları tahmin etme ve açıklama yeteneğine kavuşturmak, bunun için de, biyolojideki hücre gibi somut olarak tesbit edilebilecek ve geniş karşılaştırmalara imkan verecek birimler üzerinde çalışılması.

2-Çalışma konularını belirlerken, özellikle, görgül verilerin toplanabileceği ve çözümleneceği teorik önermelerin tercih edilerek, alan araştırmalarına ağırlık verilmesi.

3-Araştırmayı kolaylaştıracak, matematik, istatistik, bilgisayar gibi tekniklerin kullanılması.

Doğum Günü mü dediniz ?

Salı, Kasım 20, 2012 Yazar: ters LALE... Yorum yok

bu doğum günü kendim için en kötü ve acı gündür, zira hiç de güzel şeyler getirmemiştir şimdiye kadar. hiç olmasaymış da gelmeseymişim derim...kutlamak pek mantıklı gelmez. Bilmem kutlanınca belki mutlu oluyor kalabalık yalnızlıklar.  Hani her ne kadar bir tüketim  amacı ile yapılıyor olsa da insanlar bununla mutlu olabiliyorlar . Mutlu oluyorlarsa kutlanmalı tüketim müketim bahane .. Mutluluk dünyada ki en güzel şey ... Ama doğum günü olmadan da hatırlanmalı insanlar , hatırlatmaya gerekler kalmamalı .
Şans Ya dersimin kasvetli bir ayında doğmuşum ama sevdiklerim için düşünüce, onların var olduğunu bana yeniden hatırlatıp gülümsememi sağlar.

Bu arada güzel insan Hakan Harita yaşlanıyor ha :) iyiki doğmuş

Taşa hatıra ... karıncanın izinden

Pazar, Kasım 18, 2012 Yazar: ters LALE... Yorum yok

“..derler ki; ağaç, ateşte yandığında, karınca
ağacı bırakmaz, kaçmazmış.
o da ağaçla birlikte yanarmış. Zamanın birinde, derler,
ağaca ikrar vermiş karınca, demiş ki;
‘beni kendinde sakla, ateşinde sakla, külünde..’ derler..”

mehmet çetin / taşa hatıra

Gam Kenarı ...

Çarşamba, Kasım 14, 2012 Yazar: ters LALE... Yorum yok
Acının dağlandığı anlar vardır…
Aramaya gerek yok, o gelir bulur…
Beraber gidilen bir lokantanın kapanması bile üzüntüdür…
Veyahut lokantanın yerine dükkânı çiçekçinin tutması…
Gözyaşından çorba olmaz ama…
Dilin, damağın yanar tuzdan…
Soğutamazsın…
Zamansız, kırmızı bir toka çıkar nereye saklanmışsa…
Saçı toplasın diyedir küçük canavarın dişleri…
Ve fakat dağıtıp ısırır, acıyan ne varsa…
Yaşananları…
Yaşanmak için sıraya girmiş ihtimalleri…
Yapılmayanları…
Sadece erkek olduğum için koridor tarafına oturmak durumunda kaldığım, yani gam kenarının yine bana düştüğü, bir otobüs yolculuğumuz olmadı hiç uzaklara…
Sen benim omzumda uyuya kalmadın hareket halindeyken…
Biz durduk…
Durdurduk…
Gidebilirdik oysa…
Kimseden gizlenmemiş, sadece bizi gizleyen bir tatile belki…
Bir akraba düğününde dans etmedik meraklı akbaba bakışları altında mesela…
Çok severdim yatakta kahvaltıyı ama, buna uygun bir tepsimiz bile olmadı…
Alabilirdik… Biraz daha bekleseydik…
Zamanın dövdüğü bir hüzün ustasıyım ben…
Kelimelerim tuğla tuğla...
Her satırbaşında turuncu intihar hissi...
Aklım, dilim, cümlelerim hep geçmişte…
Geçmiş geçmiş de…
Ben geçemiyorum ki…
Bazen duruyorum yürüdüğümüz bir yerde…
Ayaklarımız diyorum, bir ara aynı anda buradaydı…
Beraber bastık bu toprağa…
Sahi var mıdır o günden bugüne kalan bir toprak zerreciği?
Tuhaf tutsaklığımın, her şeyden sen çıkarışımın şahidi kalmış mıdır etrafta?
Bu bardaktan su içmişti…
Bu sandalyede oturmuştu…
Bu bankanın önünde buluşmuştuk ilk kez…
Hiç gözümün önünden gitmiyor, çimlerin üstüne denk gelmiş tavla maçımız…
Elimizde soğumuş kahveler, tadı bizden önce kaçmış kekimiz…
Ve ikimiz de aynı anda mars olduk kıra kıra birbirimizi…
Bir Allah'ın pulu durduramadı bizi...
***