Olmayan Rüzgarda Uçurtmasını kaybeden adam !

kendi çeperini yırtma çabası ...

Çarşamba, Temmuz 08, 2015 Yazar: ters LALE... Yorum yok




iple çekmek

ölümü.

ipini çekmek

hayatın.

İnce ve iyi  bir insan olmak benim için çok önemliydi. Artık pek halim kalmadı, Bununla başa çıkmakta hayli güçlük çekiyorum. Bir ışığım varmışcasına ışığımı kaybetmiş gibiyim. Başa çıkılmaz bir gitme isteği oluştu. Kendi çeperi mi yırtıp gitmek.

Smmm Staj Başlatma Ders Notları

Cuma, Temmuz 03, 2015 Yazar: ters LALE... , , , Yorum yok

Smm staj başlatmak için bayağı çabalayan arkadaşlar var. Bende bu sınava ilk kez gireceğim açıkcası kaynak konusunda internette çok birşey bulunmuyor.  Mali müşavir olup köşeyi döneceklerini düşünen kesimde çok . Bunun için 10-15 yıl vermek gerekiyor ve kocaman bir çevre. Yeni yasalarla sorumluluğa boğulmuş bir meslek ayrıca..

Web'e sıfırdan giriş...

Cuma, Haziran 26, 2015 Yazar: ters LALE... , , , Yorum yok
Eskiden beridir küçük küçük script editlemeye modlamaya merak sarmış küçük şirketler ve işler için bunu adeta zevk ile yapıyordum. Zamanla büyük işler aldıkça tökezlemeye başladım. Yarım bilginin pek bir işe yaramayacağını anlamam biraz geç sürdü. Zevk olsun diye yaptığım işten ekmek kazanmaya başladığımı fark etmem de bununla beraber geç oldu..

Herşeye sıfırdan başlamaya karar verdim. Önce kendi blogumu kendim kodlamaya başlayıp sonra sıfırdan kendi emeğimle birşeyler ortaya çıkarmaya karar verdim. Html'den başlayıp, css java jquery ile devam edip php ile devam edeceğim. Öğrendiğim şeyleri de blogda küçük küçük yayınlamaya başlayacağım. Uzun süre nereden başlamam gerektiğini kestiremedim bayağı bir araştırma sonunda bugün bu adımı atıp başlıyorum ...

peki ya sonra ?

Pazartesi, Haziran 01, 2015 Yazar: ters LALE... Yorum yok
Sen ve gene sen.. 
Sensiz güneşim batmış gibi karardı içim. Hıçkıra hıçkıra ağlayasım geliyor. Nedenler beynimi kemirip gitmiş. Bundan kurtulmanın yolu nedir, çaresi nedir bilmiyorum. Sonrası geceleri uyuyamamak, yavaş yavaş ağır bir baskı altına girmek ve en sonunda onun altında ezilemek, kendini ve düşüncelerini kaybetmek, umutla birlikte düşünme yeteneğinide kaybetmek, delirmek. Elimde olmayan o kadar çok şey nedeniyle o kadar baskı altına giriyorum ki. Ölsem kurtulacağım gibi. Artık hiçbirşeyi bilmek istemiyorum, öğrenmek asla! Ne yapmam gerekiyor ne tepki göstereceğim onu da bilmiyorum çğrenmedim, öğretilmedi belki de. Bütün hedefler, amaçlar biranda ulaşılmaz oldu sanki herşey bir anda...

Önemsenmediğini şimdi anlamak, istenmediğini önceden anımsamak, birine karşılık beklemeyerek değer vermek ve onu istemek hayatın en büyük hatalarını veriyor sana. Samimiyetsizlik ve konuşmamazlık birazda geçmişe karşı duyulan küskünlükden ibaret olsalarda onu hiç tanımamam ama yakından tanımak istemem onun beni tanımaması karşısında hiçe dönüştüler. Fırsatım vardı oysa. Kendimi tanıtabilirdim. Ama neye yararki diye düşündüm? Yıllardır tanıdıklarıma sanki tanıtabildim mi kendimi? Başarabildim mi? Anlatabildim mi içimdekileri. Hayata hep farklı açılardan baktım kimse olamadım. Onlara benzeyemedim. 

Peki ya gelecek ? 
Gelecek nedir ki? 
Artık geleceğe dair umuda dair birşeyler duymak istemiyorum. Dün, bugün yarın .. Herşeyin nereye gidebileceğini kestirebiliyorum sadece bu. Olması gerektiği gibi belki de. Hayattan kaçamıyorum, bir yön veremiyorum. Kaçıyorum sanki. Bu bir yenilgi midir? Bir kabulleniş? Bitmişlik değil belki ama... Bitirildiğini görmek.. 

İnsan sevdiklerini kaybetmek zorunda değildir. Ama birgün teker teker kaybeder. 

Sevginin ve insanlığın kanatlarına yapışın siz genede. 

En büyük korkularım birer birer gerçekleşiyor. Dostlarımı kaybediyorum, hastalığım gene başlıyor o oda gitti yada gitmek üzere.. Korkuların gereçekleşmesi nedir? Geleceği görmek mi yoksa yokoluşunu izlemek mi ? 

Herşey içimde ve dışımda paramparça oluyor. Kahve  gözlümü kaybettim yada kaybetmek üzereyim. O da gitti gidecek !

Niye yaşıyoruz bilmiyorum ne mutlu edebildik ne mutlu olabildik. olabildiğinde umutsuz !

yeni bir başlangıç: bloga geri dönmek

Cumartesi, Mayıs 16, 2015 Yazar: ters LALE... Yorum yok
Uzun zamandır ne bloguma ne internetteki diğer sayfalarıma vakit ayıramadığımı farkettim. Blog yazmanın bende özel bir yeri vardır. Ben genelde unuturum herşeyi blogum bu alanda benim hafızam gibidir. Günü , dünü unutmamak için yazdığım , karaladığım parmak kıpırdattığım bir yer aslında. 1 yıldan beri bir şirkette bilgi işlem elemanı olarak devam eden bir işim var. Aslında bu işte kendimi geliştiremediğim de ortada. Aynı işleri değişik değişik şekilde yapıp gidiyoruz. Üzerine pek birşey koyamıyorum. Bu ara aşk hayatımda almış başını gitmiş ondan başka birşeye vakit ayırasım da yok nasıl beceririm bilmiyorum ama yazmaya devam edeceğim..

Lider Egemen Sürücü Kursundan ehliyet almayın !

Pazartesi, Mayıs 11, 2015 Yazar: ters LALE... , , , 1 yorum yapılmış
Denizlide yıllardan beridir bilinen bir firma lider egemen  sürücü kursu. Bilinmesinin en büyük nedeni çınarda durmadan kartvizit dağıtması, diğer firmalara göre ucuz fiyata ehliyet vermesi ve müşterileriyle para dışında pek ilişki kurmaması olabilir. En azından benim görebildiğim budur. Neyse ucuzdur diye gidip kursa yazıldık her ne kadar ucuz olmasada. Derslerine sadece 1 kere çağırdılar yani 1 kere ders işlendi. Zaten kursa kayıt olurken önünüze evrakları atıyorlar işte gelecek tarihlerin ders tarihleri derslere geldiğinize dair. Yani derse gelmeden geldim diye imza atıyorsunuz . İyi birşey mi bilmiyorum. Yok şu kadar direksiyon eğitimi aldım, su kadar saat   trafik dersi aldım gibi kursa girdiğinizde dolduruyorsunuz. Zaten denetim yok teftiş yok.  normalde vermesi gereken saatin çok altında direksiyon sınavına giriyorsunuz. İlk defada geçemezseniz eğer  zaten 1 saat direksiyon eğitimi veriliyor sadece 2 saat vermesi gerekirken. İlk defada geçemesseniz bile istediğiniz saate direksiyon yazılmıyor. Parayı kim erken verirse onu yazıyorlar. Memnun muyum hayır ?

Ben olsam uzak dururdum !

Lider Egemen Sürücü Kursu Sitesi ise Şurada .

Cari Açık İkilemi...

Cuma, Nisan 17, 2015 Yazar: ters LALE... , , , Yorum yok
Türkiye büyürken cari açığı da pas geçmiyor. Cari açık büyürken, büyüme de artıyor. Yada büyüme cari açıksız yapamıyor. İkilemler ve çelişkilerin ülkesinde ekonominin de çelişkiler ile dolu olduğun ortada. Normalde ekonomisi büyüyen ülkenin ihracatının da artacağı dolayısıyla cari açığın azalıp işsizliğin düşmesi kişi başına milli gelirin artması gerekir. Keynes'e göre bunun tek olumsuz yani enflasyon diğer tabirle talep enflasyonu oluşması.

Her ne kadar çok büyüyoruz çok hızlı büyüyoruz dense de gerçekler pek iç açıcı değil. Son 10 yıllık dönemde ortalama büyüme rakamlarına baktığımızda 2003-2013 yılları arasındaki büyüme oranı 5,9 . Tabi ki bu veriler tüik ve kalkınma bakanlığı açıklamalarında görünenler.

Sürekli tüketim odaklı , inşaat üzerine devlet harcamalarının ön plana çıktığı özelleştirmelerin durmadan devam edildiği son 10-13 yıllık süreçte cari açık durmadan büyüyerek devam etmiştir. Öyle ki aşağıdaki tabloda da görüldüğü üzere  100$ büyüme için 300 dolarlara varan bir cari açıkla karşı karşıya kalınmış.


Ekonominin büyüdüğü her dönem cari açıkta kara delik gibi büyümeye devam etmiş. Globalleşen dünya da Türkiye pazarda rekabet edemez hale gelmiştir. Bunun ekonomik nedenlerin de ötesinde niteliksiz malzemeler, enerji, mamül vs yurtdışından ithal edilmesi dolayısıyla cari açıkta giderek büyümektedir.

Dolarda ki kur artışı her ne kadar ihraacatı artıracak gibi görünsede o malları sattıktan sonra sanayicinin üretime başlaması için gene yurtdışından ithal ürün alması maliyet girdilerini arttıracak daha sonra farklı yerlerden bunu karşılama yoluna gidecektir. Dolayısıyla bu yolda da gene cari açık büyümeye devam edecektir. Üreten bir ülke değiliz, tüketim odaklı yaşıyoruz. İhracatta bu malı sadece biz satarız,  ihracatta şöyleyiz böyleyiz diyecek bir üretimimiz yok. Saymaya çalışalım şuan ülke içinde en fazla ihracat yapılan sektörleri : otomotiv, inşaat, tekstil daha fazlasını sayamıyoruz koca ülkede ekonomiyi ayakta tutan sektörler bunlar...

1 kamyon tişört , 1 kamyon kum, 1 kamyon çimentonun 3-5 cep telefonu kadar ettiğini düşünürseniz nerede olduğumuzu görürsünüz.

değişmek , değişim ve dünya !

Cuma, Mart 20, 2015 Yazar: ters LALE... , , , Yorum yok

Küçükken bulutlara çıkabileceğimi, bulutları yiyebileceğimi düşünürdüm. Biraz büyüyünce kirli dünyayı düzeltebileceğimi, önyargıları kırabileceğimi her insanın bir anlaşılma noktasından sonra herşeyi anlayabileceğini düşündüm. Dünyayı değiştirme çabasına düştükçe değişen düzenin, insanların içinde yalnız kaldığım zamanlar da oldu. Perişan olduk belki bu uğurda değiştirmek adına. Değişimi belki de yalnış noktada başlatmış olmalıydık. Önce kendimiz değişmeliydik, bu döngü içerisinde.

Değişemedik.
Değişmedik
Direndik.


Dünyayı değiştirmek için ne kaleşnikoflara, ne devrimlere ne ölümlere gerek vardı. Tek yapılması gereken çocuklara bir yaşam sunmaktı. Onların köpekleri taşlamadığı, birbirlerini üzmedikleri sevginin değerli olduğu bir dünya bırakmak..

Evet sevgi.

Kazananın sevgi olduğu bir dünya..

Evet değiştirebilirdik her insan birer dünyaydı , birer alem  onuda beceremedik. Dünya değişeceği kadar değişmiş batacağı kadar pisliğe batmamış olsaydı değiştirebilirdik belki.

Bu kirli dünya da kirlenmemek için çabadır benim için değişememek.

Değişmemek.

Doğrularınızın arkasına saklanın değişmeyin. Kendinizi koruyun..


Kendinize cici davranın Cut !