Olmayan Rüzgarda Uçurtmasını kaybeden adam !

Tutunma !

Cuma, Kasım 20, 2015 Yazar: ters LALE... Yorum yok
Düşekalka yola devam etmeye çalışırken her seferinde tekrar tekrar düşmeye alıştık sanki. Hayat sürekli bir tutunmak birşeylere. Daha çocukken başlar insan tutunmaya anne kucağında. Belki bir zamanlar koşmak saklanmaktı en güzel düşler.  Düşler düş olmasaydı eğer..

Tuttuğun şeylerin elinde kaldığı zamana tutunamadığımız bu yılları yaşarken bir çabadır sürüp gidiyor. İnsan dışında herşeye tutunmanın serbest olduğu bir iklim.. Yıllara, zamana tutunduk tekrar tekrar. Dost muhabbetlerinde nefes alır gibi olduk. 

Biz kendimizden gittik..

Sen gittin

Biz gittik 

Blojen nedir?

Çarşamba, Eylül 09, 2015 Yazar: ters LALE... Yorum yok

Blojen bir internet blogu her telden yazılar olan ve yazılar ziyaretçi çekmekten öteye insanlara bilgi vermeyi amaçlayan zaman zaman benimde yazdığım güncel hayata size yardımcı olacağınızı düşündüğünüz her konuda bir takım fikirler bilgiler ile doldurmaya çabaladığımız blog gibin bişeyç


Güncel Bilgi Tıklayarak ulaşabilirsiniz.

hep bir çaba..

Pazartesi, Ağustos 24, 2015 Yazar: ters LALE... Yorum yok
hep çağrılmadan gittim ben, vakitsiz ve ardı ardına. şaşırtmak adetim oldu. şaşkın bakışlar bazen daha fazla mutlu etti beni. dünyaya da gelmek bir sürprizmiş benim için . gelmem bir sürpriz bir şeyleri unutturmak adına gelmişim. gelirken tabiki gene kimse sormamış hayatlara girmiş bazen mutluluk bazen acı getirmişim. ben yapmışım bütün bunları :).

bütün çaba yalandan uzak basit bir yaşamaktı hep. o açıdan dünyada yaşamaya insanlara bir şey vermeye çalıştık hep oldu mu olmadı mı bilmiyorum ama hep aksilikler peşi sıra geldi ardımızdan. elimde bir şeyler yokken savaşlara girdim. kaybedeceğimi bildiğim dünyalar da sürprizler peşindeydim hep. kendime bile kefil olamayacağım günler geçirdim. şarj aletimi gene evde unuttum yapmam gerekenleri gene yapmadım. herkesin yapması gerekenleri yapmak saçma geldi hep. farklı şeyler denedim herkes mutluluğu yalanlarla süslerken saf halini yaşamak istedim. oldu mu olmadı. bile bile devam ettim buna. unutamayacağımı bildiğim şeyleri her gün her gün tekrar tekrar unutma çabasına girdim. çok yaratıcı olamadık belki.

hayatta yaratıcı olamadı ki..

kendinize iyi bakın cut !

Filler tepişir çocuklar ölür..

Cuma, Ağustos 14, 2015 Yazar: ters LALE... , , Yorum yok

Bu ara o kadar çok sorunum, projem ödevim vardı ki yazasım değil yazacak vaktim bile yoktu aslında.
Ağrı diyadinde 13 Ağustos 2015 sabah saatlerinde valiye göre terörist olan 15-16 yaşlarında fırında çalışan iki çocuk öldürüldü. Görünce yok ya gene mi dememe gerek yok hergün bir bir ölüyoruz aslında. Bu olayı yazmamda ki en büyük sebep elbetteki içimizde ki insan olamayan yüzsüz ve savaş isteyen kendini bilmez milyonlarca insan... Sözlüklerle, twitterda, facebookta direk pkklı bunlar diye etiketlenmiş binlerce kez öldürülmüş tekrar tekrar sosyal medyada taranmış bu çocuklar..

Ölümleri kıyaslama yapmaya çalışanlar var. Onlarda kürttü, en iyi ölü kürt diyenler iyi olmuş diyenler. İnsan ölümlerine sevinir hale geldik. Bu sevinenler yarın öğretmen oluyor. Kendi boş beynini dolduramayan bu kişilere çocuklarımızı emanet ediyoruz. Asıl sorun bu tarz ölümlere sevinenlerdir. Nasıl bir gelecek nesil göreceğimiz ortadadır.

Türklerin Periscope ile İmtihanı

Pazartesi, Ağustos 03, 2015 Yazar: ters LALE... , , , Yorum yok
Periscope Maceraları ...

Geçenlerde telefonumda yüklü olupta pek hiç kullanmadığım uygulamaları bir bir silerken Periscope uygulamasına rastgeldim. İndirdim ama kullanmamıştım bi ara merakla indirip du bakalım diye atladığım bir uygulamaydı. Dün evde canım sıkılmışken bir gireyim dedim biraz da bağımlılık yaptı desem yeridir. Gezide stream tv gibi birşey. Hani bir daha gezi olursa zello gibi, stream.us gibi işimize yarayacağını düşünüyorum. Aslında farklı insanlar farklı yaşamlar görmek için girdim. Dünyadaki ve türkiyedeki canlı yayın yapan insanlara denk geldik. Neler yoktu ki Meme var meme diyenler, izleyin, soru sorun diyenler saz çalıyom dinleyin diyenlere kadar...

Neden bilmiyorum bizim kadınlarımız hakaretleri sindirmişler sanırım. Soruyorsun sana küfür ediyorlar rahatsız olmuyor musun onların cevabı bende onlara küfür ediyorum ne rahatsız olacağım demek oluyor. Bazıları blokluyor vs vs. Genelde bir kadının yaptığı yayınlar yüzlerce insan tarafından izleniyor. birçoğu kalkıp meme yok u meme demekten öteye geçemiyor. Meme meme dedikçe bazılarının hoşuna gidiyor ha bunu kalkıp sokakta yapsan döverler ama Periscope içinde yapınca gülüp geçiyorlar. Türlü türlü insana rast geliyorsunuz.

13-14 yaşında küçüçük kızlar canlı yayın açıp oralarını buralarını ifşa ediyorlar üstüen üstük kendi kimlikleri ile bunu yapıyorlar sanırım gelecekte olacaklardan pek haberleri olmuyor. Bazılarında arkada kızım gel yemek ye diye sesler geliyor tamam anne diye de söylenişler..

Bazı insanların evlerine, okullarna , hadi soru sorayımcıların hayatlarına konuk oluyorsunuz bu yayınlarla. Bazıları sanki cnn de yayın yapıyormuş edasında,  bazıları ise hareketleri ile cool havalar içerisindeler.

Saatlerce yayın yapacakalr sansanızda yayınların ömrü 4-5 dakikayı geçmiyor ilk dakikalar ilgi fışkırması yaşasalarda sonradan bu ilki aynı şekilde sönüp kalıyor. İki üç kişinin izledi yayınlarda bile insanlarda bir ahmet hakan havası oluyor..

İnsanları gözlemlemek için iyi bir uygulama. Yabancı insanlar dertleşip hayat üzerine konuşabiliyorlar, olayları aktarabiliyorlar. Ama bizde ya maç muhabebti ya buramı açıyorum gelin yada meme var mı memeciler. Bu kadar büyük düşünüyoruz. Süper gençliğiz muazzam yani o derece..

Sıkıldığımda artık insanları izliyor gözlemliyorum ..


Kendinize iyi bakın cuT!

Kızıloğlu Mobilya Yenilendi

Cumartesi, Ağustos 01, 2015 Yazar: ters LALE... , , , Yorum yok

Kızıloğlu Mobilya Web sayfası yenilendi. İsmail bey'e teslim edildi. Arama motoru optimizasyonu, gelişmiş galeri, tam ekran tema ve içeirk yönetim sistemi ile birlikte. Denizlide iseniz evinize mobilya mı lazım girip sitemizdeki yüzlerce ürünü de inceleyebilirsiniz. Ben yaptım diye demiyorum güzel oldu güzel :))

KIZILOĞLU MOBİLYA 

Kendi Blogunu Yazmak

Cumartesi, Ağustos 01, 2015 Yazar: ters LALE... , Yorum yok

Eskiden beri herkesin kendini bir anlatma çabası vardır. Biraz dünyaya seslenme , heyo heyo buradayım ben diye biraz belli etme çabası. Eskilerdeki günlüklerin sanal aleme taşınmış birazda kamyonla ziyaretçi bırakılmış hali de denebilir.

bir hikaye : Eyvallah!

Pazar, Temmuz 19, 2015 Yazar: ters LALE... , , , Yorum yok
Şems Tebrizi'den bir hikaye.

“Bir gün bir dergâhın şeyhi, kendini din yoluna adamış bir dervişini çağırır. Şeyh, dervişine abdest almak istediğini ve bir ibrik ılık su getirmesini söyler.

Derviş gidip bir ibrik ılık su getirir. Şeyhin avucunun içine döker derviş. Şeyh: “ ben senden ılık su istemiştim, sen bana buz gibi su getirmişsin. Git bana ılık su getir.” Der. Derviş içinden söylene söylene gidip ılık su getirir. Tekrardan şeyhin avucuna bir miktar su boşaltır ibrikten. Şeyh “ Dervişim ben senden ılık su istedim, sen bana kaynar su getirmişsin. Git bana ılık su getir der. Derviş geldiği yere doğru yönelip söylene söylene tekrardan gidip su getirir. Şeyhin avucuna suyu döker ve o sırada da söylenmektedir. Şeyh kafasını yerden kaldırmadan dervişe “ Ben bir Allah’ın kuluyum ve sen daha bana sabır gösteremiyorsun. İçinden dünyanın küfrünü ediyorsun. Ben seni nasıl bu dergâhta tutabilirim. Sen, bu sabırla derviş olamazsın. Topla eşyalarını ve var git yoluna. Yolun açık olsun.” Der. Derviş bunları duyduktan sonra şeyhinin onu sabır sınavına tabii tuttuğunu anlar ve özür diler ama iş işten geçmiştir. Şeyh, dervişi affetmez. Velhasıl derviş yollara düşer. 

bir pikaçu geçti , doğrularla yalanlarla...

Pazartesi, Temmuz 13, 2015 Yazar: ters LALE... , , Yorum yok


Bir insan ya gitmek ister ya da kalmak...
Gidenler üzüntüyü çarşaf yapıp üzerine yatar ve o çarşafın üzerinde bin bir zevk içinde hayatla sevişir...
Kalanlarsa vasat hayatlarını, bir ürünün taban ve tavan fiyatlarına benzeyen taban ve tavan duygular içinde yaşayarak yerleşik düzenin sokak lambaları haline gelir...
Hakan Günday - Zargana

Not : bu bir saçmalama yazısıdır. Ciddiye almayın. 

Açıklaması olmayan ayrılıkların başlangıçları vardı zamanımın kollarımda. Sanki hep yaşamam gereken bir kadermişçesine. Sanki her güzel günden sonra birer kötü gün geçirmek zorundayız. Yada her güzel günün bir sonu var bunu farkeder olmuşum.. Hayatta mutlu eden herşeyin geçici olduğu herşeyin bir çıkar çubuguna asılı kaldığını hala anlamamakta ısrar eder vaziyetteyim. Bu hale nasıl geldim nasıl başardım açıkcası onu da bilmiyorumç Herşey geçer derken aslında herşeyi her sabah üzerinden onlarca kez geçip unutamamak neden ki?

Bizim Büyük Çaresizliğimiz!


Bizim büyük çaresizliğimiz Barış bıçakcının bir romanı. Bu aralar kitabı e reeder veya telefondan okumak daha bir cazip geliyor bana. Gece uyurken uzanırken sağ sola dönmeden rahatça elimde okuyup üzerine not almak tembellikten olsa gerek iyi geliyor :)

Şikayet Var Kurnazlığı !

Cuma, Temmuz 10, 2015 Yazar: ters LALE... , , , Yorum yok


Şikayet var her ne kadar tüketiciye yönelik bir site olarak gözüküyorsa da aslında birçok firmanın da düşmanı. İlk zamanlar firmaların bu siteye düşman olmalarının normal olduğunu düşünüyordum. Hali hazırda sanal alemde firmalar hakkında birçok konuda bilgi alabildiğim bir kaynak idi. Bunun buradan şuanki farklı düşünme boyutuna getiren olay ise şimdiki çalıştığım firmada başıma geldi. 15 Adet şubeli bir imalat fabrikası olarak çalışıyoruz. 200 kadar çalışanımız var bunları kontrol etmek gerçekten zor.

kendi çeperini yırtma çabası ...

Çarşamba, Temmuz 08, 2015 Yazar: ters LALE... Yorum yok




iple çekmek

ölümü.

ipini çekmek

hayatın.

İnce ve iyi  bir insan olmak benim için çok önemliydi. Artık pek halim kalmadı, Bununla başa çıkmakta hayli güçlük çekiyorum. Bir ışığım varmışcasına ışığımı kaybetmiş gibiyim. Başa çıkılmaz bir gitme isteği oluştu. Kendi çeperi mi yırtıp gitmek.

Smmm Staj Başlatma Ders Notları

Cuma, Temmuz 03, 2015 Yazar: ters LALE... , , , Yorum yok

Smm staj başlatmak için bayağı çabalayan arkadaşlar var. Bende bu sınava ilk kez gireceğim açıkcası kaynak konusunda internette çok birşey bulunmuyor.  Mali müşavir olup köşeyi döneceklerini düşünen kesimde çok . Bunun için 10-15 yıl vermek gerekiyor ve kocaman bir çevre. Yeni yasalarla sorumluluğa boğulmuş bir meslek ayrıca..

Web'e sıfırdan giriş...

Cuma, Haziran 26, 2015 Yazar: ters LALE... , , , Yorum yok
Eskiden beridir küçük küçük script editlemeye modlamaya merak sarmış küçük şirketler ve işler için bunu adeta zevk ile yapıyordum. Zamanla büyük işler aldıkça tökezlemeye başladım. Yarım bilginin pek bir işe yaramayacağını anlamam biraz geç sürdü. Zevk olsun diye yaptığım işten ekmek kazanmaya başladığımı fark etmem de bununla beraber geç oldu..

Herşeye sıfırdan başlamaya karar verdim. Önce kendi blogumu kendim kodlamaya başlayıp sonra sıfırdan kendi emeğimle birşeyler ortaya çıkarmaya karar verdim. Html'den başlayıp, css java jquery ile devam edip php ile devam edeceğim. Öğrendiğim şeyleri de blogda küçük küçük yayınlamaya başlayacağım. Uzun süre nereden başlamam gerektiğini kestiremedim bayağı bir araştırma sonunda bugün bu adımı atıp başlıyorum ...

peki ya sonra ?

Pazartesi, Haziran 01, 2015 Yazar: ters LALE... Yorum yok
Sen ve gene sen.. 
Sensiz güneşim batmış gibi karardı içim. Hıçkıra hıçkıra ağlayasım geliyor. Nedenler beynimi kemirip gitmiş. Bundan kurtulmanın yolu nedir, çaresi nedir bilmiyorum. Sonrası geceleri uyuyamamak, yavaş yavaş ağır bir baskı altına girmek ve en sonunda onun altında ezilemek, kendini ve düşüncelerini kaybetmek, umutla birlikte düşünme yeteneğinide kaybetmek, delirmek. Elimde olmayan o kadar çok şey nedeniyle o kadar baskı altına giriyorum ki. Ölsem kurtulacağım gibi. Artık hiçbirşeyi bilmek istemiyorum, öğrenmek asla! Ne yapmam gerekiyor ne tepki göstereceğim onu da bilmiyorum çğrenmedim, öğretilmedi belki de. Bütün hedefler, amaçlar biranda ulaşılmaz oldu sanki herşey bir anda...

Önemsenmediğini şimdi anlamak, istenmediğini önceden anımsamak, birine karşılık beklemeyerek değer vermek ve onu istemek hayatın en büyük hatalarını veriyor sana. Samimiyetsizlik ve konuşmamazlık birazda geçmişe karşı duyulan küskünlükden ibaret olsalarda onu hiç tanımamam ama yakından tanımak istemem onun beni tanımaması karşısında hiçe dönüştüler. Fırsatım vardı oysa. Kendimi tanıtabilirdim. Ama neye yararki diye düşündüm? Yıllardır tanıdıklarıma sanki tanıtabildim mi kendimi? Başarabildim mi? Anlatabildim mi içimdekileri. Hayata hep farklı açılardan baktım kimse olamadım. Onlara benzeyemedim. 

Peki ya gelecek ? 
Gelecek nedir ki? 
Artık geleceğe dair umuda dair birşeyler duymak istemiyorum. Dün, bugün yarın .. Herşeyin nereye gidebileceğini kestirebiliyorum sadece bu. Olması gerektiği gibi belki de. Hayattan kaçamıyorum, bir yön veremiyorum. Kaçıyorum sanki. Bu bir yenilgi midir? Bir kabulleniş? Bitmişlik değil belki ama... Bitirildiğini görmek.. 

İnsan sevdiklerini kaybetmek zorunda değildir. Ama birgün teker teker kaybeder. 

Sevginin ve insanlığın kanatlarına yapışın siz genede. 

En büyük korkularım birer birer gerçekleşiyor. Dostlarımı kaybediyorum, hastalığım gene başlıyor o oda gitti yada gitmek üzere.. Korkuların gereçekleşmesi nedir? Geleceği görmek mi yoksa yokoluşunu izlemek mi ? 

Herşey içimde ve dışımda paramparça oluyor. Kahve  gözlümü kaybettim yada kaybetmek üzereyim. O da gitti gidecek !

Niye yaşıyoruz bilmiyorum ne mutlu edebildik ne mutlu olabildik. olabildiğinde umutsuz !

yeni bir başlangıç: bloga geri dönmek

Cumartesi, Mayıs 16, 2015 Yazar: ters LALE... Yorum yok
Uzun zamandır ne bloguma ne internetteki diğer sayfalarıma vakit ayıramadığımı farkettim. Blog yazmanın bende özel bir yeri vardır. Ben genelde unuturum herşeyi blogum bu alanda benim hafızam gibidir. Günü , dünü unutmamak için yazdığım , karaladığım parmak kıpırdattığım bir yer aslında. 1 yıldan beri bir şirkette bilgi işlem elemanı olarak devam eden bir işim var. Aslında bu işte kendimi geliştiremediğim de ortada. Aynı işleri değişik değişik şekilde yapıp gidiyoruz. Üzerine pek birşey koyamıyorum. Bu ara aşk hayatımda almış başını gitmiş ondan başka birşeye vakit ayırasım da yok nasıl beceririm bilmiyorum ama yazmaya devam edeceğim..

Lider Egemen Sürücü Kursundan ehliyet almayın !

Pazartesi, Mayıs 11, 2015 Yazar: ters LALE... , , , 1 yorum yapılmış
Denizlide yıllardan beridir bilinen bir firma lider egemen  sürücü kursu. Bilinmesinin en büyük nedeni çınarda durmadan kartvizit dağıtması, diğer firmalara göre ucuz fiyata ehliyet vermesi ve müşterileriyle para dışında pek ilişki kurmaması olabilir. En azından benim görebildiğim budur. Neyse ucuzdur diye gidip kursa yazıldık her ne kadar ucuz olmasada. Derslerine sadece 1 kere çağırdılar yani 1 kere ders işlendi. Zaten kursa kayıt olurken önünüze evrakları atıyorlar işte gelecek tarihlerin ders tarihleri derslere geldiğinize dair. Yani derse gelmeden geldim diye imza atıyorsunuz . İyi birşey mi bilmiyorum. Yok şu kadar direksiyon eğitimi aldım, su kadar saat   trafik dersi aldım gibi kursa girdiğinizde dolduruyorsunuz. Zaten denetim yok teftiş yok.  normalde vermesi gereken saatin çok altında direksiyon sınavına giriyorsunuz. İlk defada geçemezseniz eğer  zaten 1 saat direksiyon eğitimi veriliyor sadece 2 saat vermesi gerekirken. İlk defada geçemesseniz bile istediğiniz saate direksiyon yazılmıyor. Parayı kim erken verirse onu yazıyorlar. Memnun muyum hayır ?

Ben olsam uzak dururdum !

Lider Egemen Sürücü Kursu Sitesi ise Şurada .

Cari Açık İkilemi...

Cuma, Nisan 17, 2015 Yazar: ters LALE... , , , Yorum yok
Türkiye büyürken cari açığı da pas geçmiyor. Cari açık büyürken, büyüme de artıyor. Yada büyüme cari açıksız yapamıyor. İkilemler ve çelişkilerin ülkesinde ekonominin de çelişkiler ile dolu olduğun ortada. Normalde ekonomisi büyüyen ülkenin ihracatının da artacağı dolayısıyla cari açığın azalıp işsizliğin düşmesi kişi başına milli gelirin artması gerekir. Keynes'e göre bunun tek olumsuz yani enflasyon diğer tabirle talep enflasyonu oluşması.

Her ne kadar çok büyüyoruz çok hızlı büyüyoruz dense de gerçekler pek iç açıcı değil. Son 10 yıllık dönemde ortalama büyüme rakamlarına baktığımızda 2003-2013 yılları arasındaki büyüme oranı 5,9 . Tabi ki bu veriler tüik ve kalkınma bakanlığı açıklamalarında görünenler.

Sürekli tüketim odaklı , inşaat üzerine devlet harcamalarının ön plana çıktığı özelleştirmelerin durmadan devam edildiği son 10-13 yıllık süreçte cari açık durmadan büyüyerek devam etmiştir. Öyle ki aşağıdaki tabloda da görüldüğü üzere  100$ büyüme için 300 dolarlara varan bir cari açıkla karşı karşıya kalınmış.


Ekonominin büyüdüğü her dönem cari açıkta kara delik gibi büyümeye devam etmiş. Globalleşen dünya da Türkiye pazarda rekabet edemez hale gelmiştir. Bunun ekonomik nedenlerin de ötesinde niteliksiz malzemeler, enerji, mamül vs yurtdışından ithal edilmesi dolayısıyla cari açıkta giderek büyümektedir.

Dolarda ki kur artışı her ne kadar ihraacatı artıracak gibi görünsede o malları sattıktan sonra sanayicinin üretime başlaması için gene yurtdışından ithal ürün alması maliyet girdilerini arttıracak daha sonra farklı yerlerden bunu karşılama yoluna gidecektir. Dolayısıyla bu yolda da gene cari açık büyümeye devam edecektir. Üreten bir ülke değiliz, tüketim odaklı yaşıyoruz. İhracatta bu malı sadece biz satarız,  ihracatta şöyleyiz böyleyiz diyecek bir üretimimiz yok. Saymaya çalışalım şuan ülke içinde en fazla ihracat yapılan sektörleri : otomotiv, inşaat, tekstil daha fazlasını sayamıyoruz koca ülkede ekonomiyi ayakta tutan sektörler bunlar...

1 kamyon tişört , 1 kamyon kum, 1 kamyon çimentonun 3-5 cep telefonu kadar ettiğini düşünürseniz nerede olduğumuzu görürsünüz.

değişmek , değişim ve dünya !

Cuma, Mart 20, 2015 Yazar: ters LALE... , , , Yorum yok

Küçükken bulutlara çıkabileceğimi, bulutları yiyebileceğimi düşünürdüm. Biraz büyüyünce kirli dünyayı düzeltebileceğimi, önyargıları kırabileceğimi her insanın bir anlaşılma noktasından sonra herşeyi anlayabileceğini düşündüm. Dünyayı değiştirme çabasına düştükçe değişen düzenin, insanların içinde yalnız kaldığım zamanlar da oldu. Perişan olduk belki bu uğurda değiştirmek adına. Değişimi belki de yalnış noktada başlatmış olmalıydık. Önce kendimiz değişmeliydik, bu döngü içerisinde.

Değişemedik.
Değişmedik
Direndik.


Dünyayı değiştirmek için ne kaleşnikoflara, ne devrimlere ne ölümlere gerek vardı. Tek yapılması gereken çocuklara bir yaşam sunmaktı. Onların köpekleri taşlamadığı, birbirlerini üzmedikleri sevginin değerli olduğu bir dünya bırakmak..

Evet sevgi.

Kazananın sevgi olduğu bir dünya..

Evet değiştirebilirdik her insan birer dünyaydı , birer alem  onuda beceremedik. Dünya değişeceği kadar değişmiş batacağı kadar pisliğe batmamış olsaydı değiştirebilirdik belki.

Bu kirli dünya da kirlenmemek için çabadır benim için değişememek.

Değişmemek.

Doğrularınızın arkasına saklanın değişmeyin. Kendinizi koruyun..


Kendinize cici davranın Cut !